www.dursunpalut.com
 
  Ana Sayfa
  hakkımda
  fotoğraflar
  yazılarım
  foto-bilgi
  İletişim
  foto-hikaye
  => yaşlı amca...
  => çocuk...
yaşlı amca...
-                Ilık bir bahar pazarı sabahıydı. Şehir henüz uyanmamış, kımıltısız, derin bir uykuda yken uyandım. Çoğunlukla yaptığım pazar sabahları gibi yine bisikletimi ve sırt çantamı alarak sahil yoluna indim. Böylece hem spor yapmış, hem de denk gelirse birkaç poz fotoğraf çekmiş oluyordum. Ve yine her pazar sabahı olduğu gibi sahil yolunda orta yaş ve üzeri spor yapanlar vardı. Gençler nedense uykuyu tercih ediyor olmalıydı bu saatlerde. Ya da belli bir yaştan sonra insanlar hareke tleri kısıtlanmaya başlayınca eski zindeliği yakalamak adına geliyorlardı buraya .
Birkaç gemi halatı fotoğrafı çektikten sonra merkez e belki bir şeyler denk gelir diyerek gittim . Çarşı merkez camisinin altında, bahçeli çay ocağına oturup çay içtim. Genellikle sabah namazından sonra eve gitmeyen ya da günü daha fazla yaşamak isteyen yaşlı insanlar olurdu burada . Aslında portre fotoğrafı için uygun bir yerdi ama ben objektifimi doğrudan insanların üzerine doğrultma çekincesi yaşadığım için bunu yapamıyordum. Fazla kalmadım orda, çayımı içtikten sonra kalkıp biraz yukarıdaki parka geçtim ve bir banka oturup güvercin fotoğrafları çekmeye başladım. Sabah ışığında çok güzel görünüyorlardı.
Bir kadın çocuğuyla kuşlara için getirdiği yemi atıyordu. Bir başka bankta bir adam sabah gazete sini okuyordu, yanında çayı.
.   Ve yaşlı amca geldi ağır mağrur adımlarla, başında yeşil bir kasket, ağarmış sakalı ve elinde bastonuyla.  Hem de gelip yanıma oturdu . İçin için  çok sevinmiştim, ben konu ararken konu bana geldi diye düşünmeden edemedim. Yanıma oturunca hemen lensim i değiştirdim. Konuşmalı, bir yerler den söze başlamalı, yakınlık kurmalıydım:
-   merhaba. dedim.
-   Amca yaş kaç.
-   98 dedi. Şaşırmıştım. O yaş için oldukça dinçti
-   Maşallah çok dinç görünüyorsun.
-   Sen o zaman Atatürk’ü de görmüşsündür.
-   Gördüm evlat gördüm. Atatürk’ü de gördüm her bir şeyi de gördüm. Alman harbin i de gördüm. 4 sene de askerlik yaptım dedi gururlu bir tavır takınarak.
Konuşuyor, konuştuktan sonra kafası uyukla r gibi öne düşüyordu. Uyumuyordu ama öyle bir hali vardı. Habersizce, makine elimde kadraj gözetmeksizin, tahmin ederek fotoğraflarını çektim.
-   Memleket neresi amca.
-   Erzurum.
-   Bende Erzincanlıyım. Hemşeri sayılırız.
Pek konuşkan bir amca değildi. Sadece ben sorarsam cevap veriyordu. Bende soracak soru bulamıyordum.
Cebinden sigara ve çakmağını çıkarıp yaktı bir tane beni şaşırtarak.
-   Amca dedim bu yaşta sigara içiyorsun.
-   Ben kendim i bildim bileli içiyorum
-   Fotoğrafını çekebilir miyim dedim.
-   Çek dedi sadece .
Artık daha bir cesaretlenmiştim. “çek “dedi ya. Bir poz,  bakmasını sağlayarak aldım, diğer pozları doğal halinde e yakalamak için akışına bıraktım.
Elleri dikkat imi çekti, derin çizgilerle doluydu u. Ancak daha da ilginç olanı sol işaret parmağında çok belirgin bir sigara yanığı vardı. Tüm sigara sı boyunca takip ettim, hep aynı yerde duruyordu sigara sı. Bitmesine yakın bile sigara sı ordaydı, elini yakıyor ama O umursamıyordu bile. Her çektiği nefesten sonra derin derin öksürüyordu.
O’da konuşkan değildi, bende. Ama ben fotoğraflarını çekmeye devam ediyordum. O ise bazen uykulu bir halde başı öne düşüyor, bazen kafasını kaldırıp sağa sola bir bakış attıktan sonra tekrar eski halini alıyordu.
Cebinden iki lira para çıkarıp kalktı, hiç bir şey demede n yürüdü, uzaklaştı. Nedense bakama dım arkasından çok fazla. İçimi bir hüzün dalgası kaplamıştı hal ve hareketlerin den dolayı.
Kendim i ve hayatı sorgulamaya başladım arkasından. Kendim i onun yerine koyduğum bile oldu. Ama çıkamadım işim içinden… Ya siz… çıkabilir misini z ?



hayat  
  Gidene kal demeyeceksin. ..
Gidene kal demek zavallılara,
Kalana git demek terbiyesizlere,
Dönmeyene dön demek acizlere,
Hak edene git demek asillere yakışır
Kimseye hak etmediğinden fazla değer verme,
yoksa değersiz olan hep sen olursun...
Düşün...
Kim üzebilir seni senden başka?
Kim doldurabilir içindeki boşluğu,
sen istemezsen?
Kim mutlu edebilir seni,
sen hazır değilsen?
Kim yıkar, yıpratır sen izin vermezsen?
Kim sever seni, sen kendini sevmezsen?
Her şey sende başlar, sende biter...
Yeter ki yürekli ol, tükenme, tüketme,
Tükettirme içindeki yaşama sevgisini...
Ya çare sizsiniz yada çaresizsiniz. ..
Öyle bir hayat yaşadım ki,
cenneti de gördüm cehennemi de.
Öyle bir aşk yaşadım ki tutkuyu da gördüm pes etmeyi de.
Bazıları seyrederken hayatı en önden,
kendimi bir sahnede buldum
Oynadım.
Öyle bir rol vermişlerdi ki okudum,
okudum anlamadım.
Kendi kendime konuştum bazen evimde,
hem kızdım hem güldüm halime.
Sonra dedim ki söz ver kendine
Denizleri seviyorsan dalgaları da seveceksin,
Sevilmek istiyorsan önce sevmeyi bileceksin,
Uçmayı biliyorsan düşmeyi de bileceksin,
Korkarak yaşıyorsan yalnızca hayatı seyredeceksin.
Öyle hayat yaşadım ki son yolculukları erken tanıdım.
Öyle değerliymiş ki zaman hep acele etmem bundan anladım.

NIETSZCHE
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol